23 Nisan 2024 Salı
0 Yorum Yapıldı Yorum Yaz

‘Akçaabat’ Adının Kısa Tarihi – II (Sebastapolis, Hermonassa, Platana, Buladana, Polata, Pulathane, Akçaova, Akcaâbad)

5 Şubat 2017
‘Akçaabat’ Adının Kısa Tarihi – II (Sebastapolis, Hermonassa, Platana, Buladana, Polata, Pulathane, Akçaova, Akcaâbad)

Önceki yazımızda ‘Sebastapolis’ adlandırması üzerine yoğunlaşmıştık. Bu haftaki yazımızda, antik zamanlardan klasik zamanlara değin, güzel Akçaâbat’ımıza verilen bir diğer isim olan ‘Hermonassa’ adlandırmasını incelemeye çalışalım.

Hermonassa

Hepimiz Trabzon’lu olmakla övünürüz. Ama pek azımız üç Trabzon’un varlığından haberdarızdır. Bu üç Trabzon meselesi şu bakımdan önemlidir, çünkü bu üçü arasında sürekli göçler ve deniz taşımacılığı yapılmıştır.

Birinci Trabzon, Karadeniz Alplerinin büyüleyici dağ sıralarına yaslanmış olan, bizim içinde doğup büyüdüğümüz sahici-otantik Trabzon… Bu Trabzon’da ‘Faroz’ ve ‘Hermonassa’ adlandırmaları var. İkinci Trabzon, Kırım Trabzonu’dur ki, eski haritalarda da tam olarak adı bu şekilde geçmektedir. Daha ilginç olanı, Kırım Trabzon’unda da “Faroz” ve “Hermonassa” adlandırmaları bulunmaktadır. Üçüncü Trabzon ise Mora yarımadasındaki dağlık alanda yerleşik olan aşağı Yunanistan’daki Arkadya Trabzonu’dur. Antik göç yolları incelendiğinde, bizim sahici-otantik Trabzon’umuzdan Arkadya Trabzon’una göçler olduğunu, bu göçlerin, Luviler ve özellikle de Pelasglar tarafından mobilize edildiğini, dolaysıyla adlandırmaların da bu kitlelerle beraber göç ettiğini bulgulayabiliyoruz.

Arkadya Trabzon’undaki otoktan Trabzon’luların tekrar sılayı özleyerek bazılarının sahici-otantik Trabzon’a geri döndüğünü, bazılarının ise sahici Trabzon ile çok güçlü millî ve ticari bağlara sahip olan Kırım Trabzon’una yerleştiğini görebiliyoruz. Dolaysıyla bu durum, bu adlandırmaların, bu üç farklı destinasyonda, bu nedenle karşımıza çıktığını da açıklamaktadır.

İşte bu minimalist özetlemeden hareket ettiğimizde, “Hermonassa” adının izini daha rahat sürebiliyoruz. Yöremizde ‘Trabzon’lu Heredot’ namıyla meşhûr olan ve 4 yıl önce kaybettiğimiz merhum İlyas Karagöz’e göre ‘Hermanossa’ adı, kökeni itibariyle, bir dönem otantik-sahici Trabzon’da krallık yapmış olan bir Pelasg kralının adı ve bu adın memleketi ve ülkesi anlamında kullanım yaygınlığı kazanmıştır.

Denilebilir ki, İtalyan’ın ilk otoktan halklarının, yani Etrüsklerin de atası olan Pelasglar, son derece fütühatçı ve savaşçı özellikleri ile otantik sahici Trabzon’dan, Arkadya Trabzon’una oradan da İtalya’ya kadar göçlerine devam etmişlerdir. Bir kısmı bu ilk nokta ile son nokta arasındaki denizcilik ticaretine soyundukları için, İtalya ile sahici Trabzon arasındaki bu tarihsel ve kavmiyetçi ilinti, daha sonra İyonlular, Fenikeliler ve özellikle de Cenevizliler tarafından ticari saiklerle devam ettirilmiştir.

Öte yandan, çok önemli bilim insanlarımızdan olan Bilge Umar’a göre Hermonassa adı, Helen dilindendir. Hermes, Anax (efendi, buyruk yürüten) kelimelerinden türetilmiştir. Tam olarak açılımı ve anlamı ise, “Buyruk Yürüten Hermes’in kenti” demektir. Bu görüş ırksal köken hariç, İlyas Karagöz’ün görüşüyle büyük ölçüde örtüşmektedir. Ancak Bilge Umar başka bir eserinde, bu ilintiyi Helen dili üzerinden değil Pelasg-Luvi dili üzerinden kurmanın daha mümkün olduğunu öne sürmektedir ki, bu argüman da buradaki savımızı büyük ölçüde desteklemektedir.

Bu bilgiler ışığında, geç antik dönemlerde Yunan kolonilerinin, çok uzak coğrafyalara ve özellikle bu üç Trabzon’a yapmış oldukları ticaretle beraber kültürlerinin etki alanını genişletmiş olduklarını rahatlıkla görebilmekteyiz.

Buna ek olarak, Kırım Trabzon’u olarak adlandırdığımız Taman Yarımadası’nda ‘Taman Peninsula’ olarak bilinen en büyük yerleşimlerden birinin  adı da ‘Hermonassa’dır ki, burada yapılan arkeolojik kazıda Ephesoslu bir sanatkâr tarafından yapılmış olan ve de Tanrıça Artemis’e adanan tapınakta bronz Artemis heykeline âit mermer bir kaide bulunmuştur. Yakın tarihte, benzer bir heykel Trabzon Tabakhane’de yapılan inşâat kazısında bulunmuş olup, sonuç olarak bu üç Trabzon arasındaki söz konusu ticaret ağı sayesinde sanatçıların eserlerinin de tıpkı kelimeler, adlandırmalar ve de insanlar gibi geniş bir coğrafyaya yayılım gösterebildiklerini bize göstermektedir.

Küçük ve zayıf bir ihtimal ve ince bir detay da olsa, bu konuda şunu da paylaşmak isterim:

Kırım Trabzon’undan İskitlerin baskılarından kaçan Kimmerler’in sahil yolunu takip ederek doğuya, oradan Kafkasya kıyılarına doğru güneye, oradan da Gürcistan ve Batum üzerinden batıya doğru hareket ederek kendilerine yeni bir yurt aradıkları ve böylece sahici-otantik Trabzon’a ulaştıkları konusu, bilim dünyasında genel kabul görmüş olan bir olgudur.

Bu adlandırmanın, Kimmerler tarafından da taşınmış olabileceği, ya da bu proto-Türk bakiyelerinin Akçaabat’a varınca deniz yükseltisinin şimdikinden çok fazla olmasından dolayı, “çok güzel memleket ama, Harman-ı-olsa” deyişiyle kinâye yapmış olabilecekleri, ve ayrıca Akçaabat’ın en eski mahallerinden olan “Harmancık”ın da bu konuda bize fikir verebileceğini belirtmek isterim.

Çünkü bugün artık rahatlıkla emin olarak biliyoruz ki, Yunanlılar kolonize ettikleri yerlere kendi adlandırmalarını yapmaktansa, oralardaki yerel ve otantik adı kendi ses ve dil fonetiklerinde, kelime sonuna birtakım ekler ekleyerek o yer adını helenleştirmeye çalışmışlardır. Bu nedenle, “Harmanlı, Harmancık, Harmanı Olsa, Harmansa” gibi adlandırmaların, “Hermonassa” adıyla helenleştirilmiş olabileceği ihtimalinine göz ardı etmemek gerekir.

Zirâ bu adın, genç antik dönemde, Roma İmparatorluğunun eyâlet valisi olan Arrianus tarafından, milattan sonra ikinci yüzyılda ilk defa yazılı belgelere geçirilmiş olduğunu düşünecek olursa, bu ilk yazılı aktarımda var olan ilk otantik adın, helen ses ve hece eklkeriyle “Hermonassa’ya dönüştürülmüş olabileceği, kanımca irdelenmesi gereken bir vakıâdır.

Bir başka küçük bir ihtimal de Anadolu ve Helenler arasındaki, yaklaşık on yıl süren Troy savaşlarında, Troy’luyların safında savaşan Karadeniz’in savaşçı kadınları ile ilgilidir. Savaşı, Akiles’in yenilmezliği ve Odysseus’un Truva Atı hilesi ile kaybeden Anadolu halkları, savaş sonunda ciddi bir kıyıma uğramış ve birçok esir vermiştir. Bu esir edilenler arasında savaşçı Amazonlar da vardır. Denize açılan esir gemisindeki savaşçı Amazonlar, bir şekilde gemide de mücadeleye devam ederek zincirlerinden kurtulmuş, birkaç gemiyi ele geçirmiş, kaptan ve mürettebatı öldürerek Karadeniz’e yelken açmış ve böylece rüzgârların da yardımıyla yönsüz ve pusulasız olarak Kırım Trabzon’una ulaşmışlardır. Buradaki ‘Hermonassa’ adını işiten bu savaşçı kadınlar, burada çiftleşip evlendikleri Kimmerlerle birlikte göç ederek, aslında onlara kılavuzluk yaparak, Kırım Trabzonu’ndan otantik sahici Trabzon’a dönmüşler ve buradaki en güzel doğal liman olan Akçaabat’ı da aynı adla isimlendirerek, burada tekrar bağımsız bir devlet kurmaktansa buradaki proto-Türklerin ve yerel halkların arasına karışmışlardır.

Kanaâtime göre, ilçemizdeki, Sakazadelerin, Kolotoğullarının, Komaroğullarının ve Kırımoğullarının atalarının bu otoktan halklar (proto-Türkler) olduğu rahatlıkla öngörülebilir.

Haftaya Akçaabat’ın bir başka adlandırması ile devam edeceğiz.

İstanbul’dan sevgiler.

Hoşcakalın.

YORUMLAR Bu Yazıya Henüz Yorum Yapılmadı.. Belki İlk Yorumu Sen Yapmalısın..

Akçaabat Postası SON DAKİKA: