Geçen hafta, Akçaabat’ımızın gelecek yıl kutlanacak olan 100. Yıl Kurtuluş etkinleri üzerine hayâl ve beklentilerimi paylaşmıştım. Bu bağlamda, 100. Yıl kutlamalarının tarihi bir sempozyumla taçlandırılmasının ve aynı şekilde bir muhacirlik anıtı (saat kulesi) ile abideleştirilmesinin çok şık olacağını dile getirmiştim. Bu hafta da aynı izlekteki hayallerimi sizlerle paylaşarak “nasıl çok daha güzel bir Akçaabat’ımız olur” sorusuna cevap vermeye çalışacağım.
OTANTİK TRAMVAY
Özellikle yaz aylarında hizmet vermesini hayal ettiğim bu küçük 10 metrelik tramvayımızın rengi, Sebatspor’umuzun da rengi oaln kırmızı-beyaz… Kalkış yeri eski itfaiye, yani iskele yanı… Buradan özellikle Yaylacık Mahallemizden sahile çıkmak isteyen yaşlılarımızın ve çocuklu annelerimizin, bu tramvayla, çıngırağını ve zilini öttüre öttüre sahil boyu tâ Mendirek dediğimiz büyük limanın ucuna kadar gitmesini hayal ediyor ve bu otantik Yaz Tramvayımızın yarım saatlik arayla seferler yapmasını düşlüyorum. Sahilde gezerken ve bir taraftan da dondurma yerken, yanınızdan ışıl ışıl kırmızı-beyaz renkleri ile zil çalarak geçen bir tramvayı düşünün ve Akçaabat’ımızın yaz akşamlarının ne de güzel huzur ve sürur vereceğini siz de bir hayal edin…
AÇIK HAVA MÜZESİ
Yine yaz aylarında neredeyse iğne atsan yere düşmez kalabalığında olan sahilimizde, yer yer kulübe tarzında çayhaneler, dondurmacılar, büfeler var. Bunların kaldırılarak yerlerine Serander yapılmasını ve insanların bu Seranderlerden alışveriş yapmasını hayal ediyorum. Hayatında bir kez olsun Serander görmemiş, Serandere çıkmamış nesillerin yetişmesini üzücü buluyorum. Bu Seranderlerin ayrıca görsel olarak sunacağı konseptin de doğrusu seyre değer olduğuna yürekten inanıyorum.
Aynı şekilde sahildeki parka, uygun bir yere bir tütün damının inşâ edilmesini, bir “Dam Kafe” olarak işletilmesini, içersinde temsili 3-5 tütün vagonunun (ayna) olmasını düşlüyorum. Bu vagonlarda, bakır levhalardan dövülerek çelik tele dizilmiş olan temsili tütün yapraklarının olmasını hayal ediyorum. Son tahlilde, bu konsept turizminin ilçemiz sahilinde muhakkak canlandırılmasını can-ı gönülden istiyorum.
ŞEHİR MÜZESİ
Yeni bir hükümet konağının inşâ edilerek, şimdi Hükümet Konağı’nın ‘Şehir Müzesine” dönüştürülmesini teklif ediyorum. Bu müzede eski arşiv belgelerinin, eski Akçaabat fotoğraflarının, köylerden toplanan ve bağışlayıcıların adı ile sergilenecek olan eski araç, gereç, silah, kilit, değirmen taşı, bıçak vb. materyallerin sergilenmesini temenni ediyorum.
DAHA ÇOK DENİZ
Kaçımız Akçaabat’ı denizden seyredebildik. Özellikle yazın artan nüfus ve keşmekeşe dönen trafik hepimizin ortak sorunu. Bu nedenle özellikle yaz aylarında Akçaabat-Trabzon arası saatlik seferler yapan bir büyük şehir vapur işletmeciliğinin başlatılmasını umud ediyorum. Bu konuda bir takım çalışmaların yapıldığı duyumunu aldığım için sürekli gündeme getirilerek kamuoyu desteğinin de zinde tutulmasını istirham ediyorum.
KONSEPT ŞEHİR İMAJI
Bir çoğumuzun mâlumudur. Özellikle İranlı tüccarların, Akçaabat’ın açıklarından geçerken, salkım salkım tepelerine taht kurmuş beyaz badanalı, sarı yanaklı ve eyvanlı güzelim Akçaabat evlerini gördüklerinde, buraya “Beyaz Belde” manasında “Akçaova” adını verdikleri anlatılır. Aynı şekilde şehrimizin plastik çehresinin muhakkak Akçaabat adına yaraşır şekilde yeniden düzenlenmesini ve bu konuda binaların bayazlı-sarılı boyanmasını, bu iki rengin dışında sit alanı içinde çıkılmamasını, çatıların kırmızı kiremit ile veyâ kiremit renginde malzemelerle yeniden aktarılmasını, bu konuda belediye, şehir ve çevrecilik bakanlığı ve kamu bankaları ile bir protokolün yapılarak, bu dönüşümün bir kısmının belediye ve kamu imkanlarınca finansal olarak desteklenmesini ve özendirilmesini öneriyorum.
Bunu başarabilirsek, tekrar limana geçip, gelinlik kız gibi yeniden süslenmiş olan Akçaabat’ımızı doya doya seyretmeye ne dersiniz?
Umuyorum bu konudaki cılız sesim gönüllerde mâkes bulur ve güzel Akçaabat’ımız bizlerin emekleriyle daha da güzelleşir.
Haftaya yeni bir başlıkla buluşmak üzere,
Şimdilik hoşçakalın.
Sevgilerimle.
